Sarmış ufuklarını senin gene inatçı bir duman,
Beyaz bir karanlık ki, gittikçe artan
Ağırlığının altında her şey silinmiş gibi,
Bütün tablolar tozlu bir yoğunlukla örtülü;
Tozlu ve heybetli bir yoğunluk ki, bakanlar
Onun derinliğine iyice sokulamaz, korkar!
Ama bu derin karanlık örtü sana çok lâyık;
lâyık bu örtünüş sana, ey zulümlér sâhası!
Ey zulümler sâhası… Evet, ey parlak alan,
Ey fâcialarla donanan ışıklı ve ihtişamlı sâha!
Ey parlaklığın ve ihtişâmın beşiği ve mezarı olan,
Doğu’nun öteden beri imrenilen eski kıralıçesi!
…………………….
Ey işitilmek korkusuyle kilitlenmiş ağızlar.
Ey nefret edilen, hakîr görülen millî gayret!
Ey kılıç ve kalem, ey iki siyasî mahkûm;
ey fazilet ve nezâketin payı, ey çoktan unutulan bu çehre!
Ey korku ağırlığından iki büklüm gelmeye alışmış
Zengin – fakir herkes, meşhur koca bir millet!
Ey eğilmiş esir baş, ki ak-pak, fakat iğrenç;
ey tâze kadın, ey onu tâkîbe koşan genç!
Ey hicran üzgünü ana, ey küskün karı-koca;
ey kimsesiz; âvâre çocuklar… Hele sizler,
hele sizler…
Örtün, evet, ey felâket sahnesi… Örtün artık ey şehir;
Örtün ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahpesi!
(18 Şubat 1317- Tevfik Fikret)
…
(*) elinin arkasında güneş duruyordu
aylardan kasımdı üşüyorduk
ağacın biri bulvarda ölüyordu
şehrin camları kaygısız gülüyordu
her köşe başında öpüşüyorduk
sisler bulvarı’na akşam çökmüştü
omuzlarımıza çoktan çökmüştü
kesik birer kol gibi yalnızdık
dağlarda ateşler yanmıyordu
deniz fenerleri sönmüştü
birbirimizin gözlerini arıyorduk.
(Attila İlhan)
…
Kadim Kent Konya, Konya değil. Sanki Sisler Bulvarı gibi…
Şafak vakti her gün olduğu gibi pencereden bakıyorum; bu kez Konya’yı göremiyor.
Koca kent sanki yitip gitmiş gibi…
Koca kenti sanki sis esir almış gibi…
Sokaklarda, caddelerde trafik durmuş , yürüyen de yok. Kadim kent olduğu yere mıhlanmış, durmuş gibi…
Sis olgusu biraz da Attila İlhan’ın Sisler Bulvarı şiiri gibi…
…
Sis, yatay görüş mesafesini 1Km’nin altına düşüren meteorolojik bir olaydır. Stratus bulutunun yerde ya da yere yakın düzeyde oluşması olarak da bilinir. Yerle temas eden hava içindeki su buharının yoğunlaşması ya da donarak kristalleşmesi sonucu ortaya çıkan su damlacıkları veya buz kristallerinden oluşur.
Sis içinde çisenti biçiminde çok hafif yağış olabilir. Tarımsal açıdan yararları varsa da güneşe engel olduğu için deniz, kara ve hava ulaşımında olumsuz etkilere de yolaçmaktadır.
Sis Türleri:
A- Hava Kütlesi Sisleri:
1) Radyasyon sisi:
Açık ve durgun gecelerde ısı kaybı sebebiyle yer yüzeyi ve yüzeye yakın hava soğur. Yerden yukarı doğru yükseklik arttıkça atmosferde ters bir sıcaklık dağılımı ortaya çıkar. Alt seviyelerde hava soğuktur. Yükseklik arttıkça sıcaklık da artar. Soğuma havanın çiğ noktasına kadar inerse sis meydana gelir. Gece başlar, gündüz hava ısınınca, öğleye doğru ortadan kalkar.
2) Adveksiyon (Yatay Hava Hareketi) Sisi:
Sıcak ve nemli havanın soğuk bir yüzey üzerine hareketi ile alt katmanların soğuyarak su buharının yoğunlaşması sonucu oluşur.
3) Oroğrafik (Yer Şekili) Sis:
Yatay hareket eden havanın yer şekli
Etkisiyle yükselerek soğuması sonucu oluşan sislerdir. Yer şekli etkisiyle yükselme hafif hafif ve yataya yakın olmalıdır.
B- Cephe Sisleri:
Karşılaşan iki farklı hava kütlesinden sıcak olanın soğuk üzerinde yükselerek soğuması sonucunda meydana gelen sislerdir.
…
sisler bulvarı’nda seni kaybettim
sokak lambaları öksürüyordu
yukarda bulutlar yürüyordu
terkedilmiş bir çocuk gibiydim
dokunsanız ağlayacaktım
yenikapı’da bir tren vardı
sisler bulvarı’nda öleceğim
sol kasığımdan vuracaklar
bulvar durağında düşeceğim
gözlüklerim kırılacaklar
sen rüyasını göreceksin
çığlık çığlığa uyanacaksın
sabah kapını çalacaklar
elinden tutup getirecekler
beni görünce taş kesileceksin
ağlamayacaksın! ağlamayacaksın!
sisler bulvarı bir gece haykırmıştı
ağaçları yatıyordu yoksuldu
bütün yaprakları sararmıştı
bütün bir sonbahar ağlamıştı
ağlayan sanki istanbul’du
öl desen belki ölecektim
içimde biber gibi bir kahır
bütün şiirlerimi yakacaktım
yalnızlik bana dokunuyordu,
( Attila İlhan)
…
Derler ki; Güzel gelecek günlerin gecesi, sisli olurmuş…
Gelecek günlerde tüm terör örgütlerinin kökü kazınacaksa…
Gelecek günlerde, daha çok demokrasi olacaksa…
Gelecek günlerde enflasyon frene basacak, hatta düşme sürecine girecekse…
Gelecek günlerde döviz de frene basacak, Türk Lirası gerçek değerini bulacaksa…
Gelir dağıtımında adaletli bir paylaşım sağlama süreci, başlayacaksa…
Milli Eğitimimiz yaz- boz tahtası olmaktan kurtarılıp gerçekçi bir temele oturtulacaksa…
Siyasal Liderler arasındaki tartışmalar dil dalaşına dönmeden normal sürecine dönekse…
Kadına şiddet duracaksa, bu alandaki cinayetler önlenecekse…
Sisler sür-git devam gitse de rayıyız…
…
sisler bulvarı’ndan geçtim sırılsıklamdı
ıslak kaldırımlar parlıyordu
durup dururken gözlerim dalıyordu
bir bardak şarapta kayboluyordum
gece bekçilerine saati soruyordum
evime gitmekten korkuyordum
sisler boğazıma sarılmışlardı.
(Attila İlhan)
…
Bu sabah sisten bir tül takmış başına,
Farklı bir barana havasında Konya …
Selamlar olsun Dünya!
Günaydınlar…
Siyaset dünyasında
( Fatma Şeref Polat)
…
eğer sisler bulvarı olmasa
eğer bu şehirde bu bulvar olmasa
sabah ezanında yağmur yağmasa
şüphesiz bir delilik yapardım
hiç kimse beni anlıyamazdı
on beş sene hüküm giyerdim
dördüncü yılında kaçardım
belki kaçarken vururlardı
sisler bulvarı’ndan geçmediğin gün
sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm
yağmurun altında yalnızım
ağzım elim yüzüm ıslanıyor
tren düdükleri iç içe giriyorlar
aklımı fikrimi çeliyorlar
aksaray’da ışıklar yanıyor
sisler bulvarı ayaklanıyor
artık kalbimi susturamıyorum
( Attila İlhan)
(*) Attila İlhan düz yazı ve şiirlerinde kimi 2. yeni yazar ve şairler gibi büyük harf kullanmadıkları için aslına uyulmuştur.