Bu gün size bu köşe yazımı yazmadan önce şunu açıklamalıyım ki yazı daha anlamlı ve açıklayıcı olsun.

Yolsuzluk “Bir malın veya mal ile değeri ölçülen şeyin, korunan yerden -kötü niyetle, alan kendine mal etmek üzere- gizlice alınmasıdır.”

Yeni bir fenomen olmayan yolsuzluğa, son yıllarda artan bir ilgi söz konusudur. Farklı tanımları yapılan yolsuzluk, en yaygın ve basit şekliyle özel çıkar için kamu gücünün suiistimal edilmesi olarak tanımlanabilir. Bu Dünya Bankasının kullandığı bir tanımdır.

Dinimizce de yolsuzluk ve yetkiyi haksız yere kullanmama adına birçok hadis ve ayet vardır. Bu hadislerden biride şudur:

“Resûlullah (SAV); hükümde rüşvet alan ve rüşvet veren -ve aracılık eden- kimseyi lanetlemiştir.” (Tirmizi, Ahkâm 9)

Dinimizce de yasak olan bu terim şimdilerde anlam ve önemini yitirmiş bulunmakta. Abdest alıp namaz kılan makam ve mevki sahibi insanlar çıkar ve menfaatleri doğrultusunda her yolu kendilerine mubah saymakta ve birileriyle görevlerini kötüye kullanmaktadır.

Bununla da birilerini ya da bazı kurum ve kuruluşları kendilerine kalkan olarak kullanıp kendilerini saklamaya çalışmakta.

Son günlerde basında yaşanan hızlı değişimlere gelince herkes tarafından merakla izleniyor. Bu hızlı değişimin yanında eski Konya yöneticilerinin de içinde olması akıllara değişik soruları getiriyor.

Kimilerine göre bu değişim normal olarak nitelendirilirken, kimine göre de geçmişte işlenmiş bazı hataların basın yoluyla ört bas edilmesini içeriyor.

Yani! Bir nevi G. Çakıldakları ört bas etme çabası.

İstediğiniz kadar geçmişte işlediğiniz hatalarınızı ya da yandaşlarınızı saklamaya çalışın, devlet bunları unutmaz. Bir gün hesabını mutlaka sorar ve soracaktır.

Basın camiasına uzun yıllarını vermiş biri olarak üzüldüğüm şey insanların basın sektörünü kullanarak kendini saklama ya da aklama ça      bası.

Başta valilik harekete geçmeli, bu değişimi irdelemeli, kim kimle, nerde, ne yapmış.

Hangi ihaleleri almış?

Neler yapmış?

Nasıl yapmış?

Araştırmalı ve hükümete gerekli raporları sunmalı.

Kimse basın sektörünü kendisi için kalkan ya da silah olarak kullanmamalı.

Geçenlerde bir arkadaşım şunları yazmış, sizinle de paylaşmak istiyorum, “Mazinizdeki Taşlar için istediğiniz kadar TETİK ve Tetikçi bulun!.. Maziniz'den kaçamazsınız!... Kaçacağım derken burnunuzun üstüne düşersiniz! Ya bir de bu mazinizdeki taşlar; DEVLET ile ilgili ise!.. DEVLET asla UNUTMAZ!.. BİR GÜN GELİR HESABINI tek tek SORAR!.. Devletten kaçış yoktur!.. Devlet sadece bekler!.. Bizden hatırlatması!...”

Çıkar ve menfaatleri doğrultusunda sınır tanımayan bu insanlara, bakan ve milletvekillerini! arkadaşım, tanıdığım, dostum diyerek kullandırıp gövde gösterisi yaptırılmamalı.

Yanlarına siyasette tanıdığı olan gazetecileri de alarak KORKU yaratmaya çalışan bu insanlara taviz verilmemeli.

Bakanlar hakkında yağdanlık dolusu köşe yazıları da yazdırsanız. Çarşaf çarşaf sayfalarınızda haberlerini de yaptırsanız devletten çaldığınız ve tüyü bitmemiş yetimlerin hakkının sonuna kadar takipçisi olacağım.

Unutmadan!

Bu ağabeyler bilmelidir ki, Unutulmasın! Her lokmanın ve her kuruşun mutlaka hesabı var!

Rüşvet, irtikap, hırsızlık, kul ve kamu hakkı yutan ve yutturanlar!. İyi düşünsün! Hesabı var! Devlet ile ilgili olanları da DEVLET asla unutmaz!. Bir gün TEK TEK Hesabını Sorar!.

Çakıldaklar hala ortada, gizleyemediniz. Bunu yanınıza aldığınız ağabeyleriniz de gizleyemez.

Gizleyememeliler de…

Bence…