Maalesef ki sportif gündemimize bir türlü geçemiyoruz.

3 ayda gelen 2 büyük kupanın ardından Konyaspor’un bu başarısının ön plana taşınması gerekirken, nedense kulüp yönetiminden bazı isimlerin şahsi mevzuları Konyaspor ile ilgilendiriliyor ve Konyaspor’un adı hep olumsuzluklarla anılıyor.

Geçtiğimiz hafta dilim döndüğünce bu konularla ilgili değerlendirmemi yapmıştım.

Ahmet Şan’ın gerekli soruşturmanın tamamlanmasına kadar görevden ayrılmasını yerinde bir karar olarak görmüş ve kulübünde bu süreçte daha çok yıpratılmaması adına kısa süre içerisinde olağanüstü genel kurula gitmesi gerektiğini acizane belirtmiştim.

Konyaspor yönetimi ise olağanüstü genel kurulla ilgili bir çalışma yapılmayacağını ve mevcut yönetimle yola devam edileceğini deklare etti.

Bu hakları elbette var ve karara saygı duyuyorum.

Ancak şu unutulmamalı ki Konyaspor’un son genel kurulunda delegeler oylarını Ahmet Şan başkanlığındaki yönetime vermiştir.

Ve Ahmet Şan sonrasındaki yönetimin mutlaka ve mutlaka delegeden güven oyu alması gereklidir.

Etik olan budur çünkü.

Bunları yazarken, aman yönetim değişsin, başkası göreve gelsin düşüncesi taşımıyorum.

İftira veya gerçek bilmemiz şuan için imkansız, ama adı bir şekilde bölücü bir örgütle ilişkilendirilen bir veya daha fazla ismin gölgesindeki yönetimin meşruiyeti tartışılır.

Alınacak genel kurul kararıyla listesini oluşturan herkes delegelerden oy isteme hakkına sahiptir.

Konyaspor kongresini kazanan isim de delegelerin güveniyle yeni döneme başlar.

Aklımın bana dediklerini yazdım.

Konyaspor’un menfaatleri doğrultusunda da doğru olan budur..

***

Gelelim sportif durumu değerlendirmeye.

Açıkça söylemek gerekirse Konyaspor’dan bu futbolu beklemiyordum.

Süper Kupa maçıyla başlayan çok zorlu seriden bizi sıkıntıya sokacak sonuçlarla ayrılacağımızı düşünmüştüm.

Böyle düşünmemde; Aykut Kocaman sonrası sistem değişikliği yaşanması, mevcut kadronun önemli ölçüde değişmesi ve oynanan 4 resmi maçın 3’ünün; Beşiktaş, Trabzonspor ve Başakşehir ile olması etkiliydi.

İlk şaşkınlığı ve mutluluğu Beşiktaş maçında yaşadık.

Son iki sezonun şampiyonu ve kadrosunda önemli isimlerle takviye eden Beşiktaş karşısındaki futbol mantalitesi zorlu sezon öncesi yüreğimize su serpmişti.

Ardından son dakika golüyle kaybedilen Trabzonspor maçı, çok net bir skorla kazanılan Gençlerbirliği maçı ve yine son yılların en iyi kadrosunu oluşturan ve şampiyonluk adayları arasındaki Başakşehir maçı oynandı.

Ligdeki ilk 2 deplasmanın Trabzonspor ve Başakşehir ile oynanması elbetteki şanssızlığımız oldu.

Ama ilginçtir iki maçta da beraberliği son anlarda kaçırdık.

Trabzon’da 90+’da yenen golle yenilirken, İstanbul’da ise 90+’larda kaçırdığımız goller bizi 1’er puandan etti.

Eksiklerimiz yok mu, tabi ki var.

Hem takıma sonradan katılan isimlerin kadroya dahil olmasıyla, hem de 3 yıldır başka bir oyun anlayışına sahip olan takımın yeni sisteme adaptesiyle ilerleyen haftalarda çok daha iyi olacağımızı söyleyebilirim.

Yeter ki futbol dışı gündemlere çok takılmadan takıma olan desteğimizi gösterelim.

Hem Avrupa’da, hem de ligde güzel bir sezon geçirmek umuduyla, zafer haberlerinde buluşmak üzere hoşçakalın..