Bugun...
Ne Doğrarsan Aşına O Çıkar Karşına


Rıdvan Bülbül ridvanbulbul@yenimeram.com.tr
ridvanbulbul@yenimeram.com.tr
 
 

■ Her şey üstüne gelip, seni dayanamayacağın noktaya getirdiğinde, sakın vazgeçme! Orası kaderin değişeceği noktadır. (Hz. Mevlana)

***

Kısmetse olur, değilse olmaz. Alnınıza yazılan Çin’de de olsa gelir sizi bulur. Kısmetten öte yol yoktur: Çabalarımıza karşın nasibimizin ötesine gidemeyiz. Elde edeceklerimiz nasibimiz kadardır. Allah takdir ettiyse kimse engel olamaz, etmediyse kimse veremez. Bu inanç, insana güven ve güç verir.

Sultan II.Mahmut kıyafet değiştirip Kent’i dolaşırken önüne gelen kahvehaneye girmiş, Herkes bir şeyler istiyor;

“Tıkandı Baba, çay getir, kahve getir!”

Sultan II.Mahmut’un” Takındı Baba” hitabı özellikle dikkatini çekmiş;

“ Anlat bakalım, Tıkandı baba konusunu

nedir ya da ne değildir?”

“ Uzun mesele evlat!”

“ Çok merak ettim “Tıkandı Baba” yı . Haydi anlat bakalım neymiş?”

Israr üzerine Tıkantı Baba anlatmaya başlar;

“ Gece düşümde birçok insan gördüm tümünün bir çeşmesi vardı, hepsi de akıyordu. Bir çomak aldım ve oluğu açmaya çalıştım. Uğraşırken çomak kırıldı, akan su damlamaya başladı. İçimden “Onlarınki kadar akmasa da olur, yeter ki eskisi kadar aksın” dedim, bu kez oluk tamamen tıkandı, hiç akmamaya başladı. Açmak için uğraşırken görünen zat dedi ki;

– Tıkandı Baba, tıkandı. Uğraşma artık!

O gün, bugündür adım Tıkantı baba’ya çıktı. Hangi işe elimi attıysam olmadı. Burada şimdi çaycılık yaparak geçinmeye çalışıyoruz.”

Sultan Mahmut, çayını içip dışarı çıktı ve adamlarına emir vermiş;

“Her gün bir tepsi baklava getirecek, her dilimin altında bir altın koyacak ve bir ay boyunca buna devam edeceksiniz!”

Sultan II.Mahmut’un adamları ertesi akşam bir tepsi baklavayı getirinceTıkandı Baba da

“Uzun süredir tatlı yiyememiştik, ağız tadıyla yiyelim” diye tepsiyi alıp evin yolunu tutmuş. Ancak ne var ki giderken kararını değiştirmiş;

“Baklavayı satayım ihtiyaçlarını gidereyim”

İşlek yol kenarına geçip başlamış bağırmaya;

“Taze baklava, güzel baklava!”

Oradan geçen biri baklavaları beğenmiş. Anlaşmışlar Tıkandı Baba baklavayı satıp elde ettiği para ile evin ihtiyaçlarının bir kısmını karşılamış. O adam baklavayı alıp eve gitmiş. Bir dilim baklava almış yerken ağzına bir şey gelmiş. Bakmış ki altın. Diğer dilim, diğer dilim her dilimin altında altın çıkmış. Ertesi akşam aynı yere gelip beklemeye başlamış. Sultanın adamları yine bir tepsi baklavayı getirmişler. Tıkandı Baba baklavayı satıp evin ihtiyaçlarını karşılamak için aynı yere gitmiş.

Adam bozuntuya vermeden “Baba baklavan güzeldi. Biraz indirim yaparsan her akşam alırım” demiş, anlaşmışlar.. Tıkandı Baba’ya her akşam baklavalar gelmiş ve adam da her akşam Tıkandı Baba’dan baklavaları satın almış. Bir ay geçince Sultan Mahmut “Bizim Tıkandı Baba’ya bir bakalım” deyip yanına gitmiş. Bu kez padişah kıyafetleri ile içeri girmiş. Tıkandı baba eskisi gibi darmadağın;

“Sana baklavalar gelmedi mi?”

“Geldi sultanım!”

“ Peki ne yaptın sen o kadar baklavayı?”

“ Efendim satıp evin ihtiyaçlarını giderdim!”

“Anlaşıldı, hadi benimle gel” deyip almış ve onu devletin hazine odasına götürmüş;

“Baba küreği al ve hazinenin içine daldır küreğine ne kadar gelirse hepsi senindir”

Tıkandı Baba, heyecandan küreği hazineye tersten daldırıp çıkarmış, bir tane altın küreğin ucunda, düştü düşecek. Sultan demiş ki;

“ Senin buradan da nasibin yok. Askerlerle beraber git onlar sana ne yapacağını anlatırlar”

Sultan Mahmut Askerlerine emir vermiş;

“ Üsküdar’ın en güzel yerine götürün, bir tane taş beğensin. O taşı ne kadar uzağa atarsa o mesafe arası kadar altın verin”

Tıkandı babayı Üsküdar’a götürmüşler ve

“ Hele şuradan taş beğen bakalım; “Niçin?” demiş. “ Beğen bakalım” sonrası gelir.” Şu yamuk, bu küçük, deyip kocaman kayayı beğenip almış ve sonra da sormuş;

“Ne olacak şimdi?”

“Bu taşı atacaksın ne kadar uzağa giderse o mesafe arasını padişahımız sana bağışladı”

Taşı kaldırmış tam atacakken elinden kayıp başına düşmüş; oracıkta ölmüş. Askerler bu durumu Padişah’a haber vermişler. O zaman Şair ruhlu duygulu Padişah özgün üslubuyla tarihe geçen sözünü söyler: “Vermeyince Mabud, neylesin sultan Mahmut!”

İsterseniz yazgı deyin , isterseniz kısmet

kısmet deyin. .Hikmetinden sual olunmayan yüce Mabud, kim bilir hangi yazgı dolayısıyla o küreği ters çevirdi, olmayınca olmuyor işte. Nasib işi bu, başka şeye benzemez. Hani ne demiş atalarımız

“ Kısmetinse gelir Hind’den, Yemen’den; kısmet değil ise ne gelir elden?”

■ Ağılda oğlak doğsa, ovada otu biter:

(Atasözü)

■ Kısmetinde ne varsa kaşığına o çıkar.

(Atasözü)

■ Ne doğrarsan aşına o çıkar kaşığına. (Atasözü)

■ Kaderini beklersen keder getirir, çalışmaya gidersen sevinç getirir. (Alman Atasözü)

■ Kader kuşlarının başının üstünde uçmasını önleyemezsin, ama saçında yuva yapmalarını engelleyebilirsin. (Çin Atasözü)

Kader ( yazgı) nedir? Bir insanın, bir hayvanın, bir şehir veya bir ulusun yeryüzündeki var oluş sürecinde onun yaşamını yönlendiren etkilerin tümüdür. Ancak bizim inceleme alanımızı insanın kaderi oluşturduğu için biz sadece insana yönelik bilgilere ağırlık vereceğiz. Unutulmaması gereken bir noktada şudur ki; bir sokak kedisiyle, bir ev kedisinin, tarih sahnesinde var olmuş şehirler ve ulusların her birinin kendisine özgü bir kaderi vardır. İnsanın kaderine gelince, iki türlüdür

1- Mutlak kaderimiz, yani İrade-i külli;

Evrendeki İlahi bilgisayar olarak kabul edilen Levh-i mahfuzda kayıtlı ve Allah’ın iradesini yansıtan kesin ve değişmeyen kaderimizdir. Bu kader dua, büyü ya da hiç bir güç, önlem ve çabayla değiştirilemez. Bizim istek ve bilgimiz dışında oluşan bu kaderin kapsamına, doğduğumuz memleket, dönem, ailemiz, eşimiz, evladımız, işimiz, ecelimiz ve yaşamımızın derinden etkileyp şekillendirecek olaylar girmektedir.

2- Muallak Kaderimiz, yani İrade-i Cüzi;

Bu ise kişinin kendi iradesini kullanarak kaderini ve yaşamını şekillendirmesi olarak açıklanabilir. Bunlara özel zevklerimiz, meraklarımız, ikili ilişkilerimiz, olaylar karşısında verdiğimiz tepkiler ve bu tepki ve davranışlarımızı kontrol etme becerilerimiz örnek olarak gösterilebilir.

■ Can yakıp da kalp kırma ey insanoğlu

Senin de gül benzin solacak bir gün.

Her canlının kalbi Allah’a bağlı…

Herkes ettiğini bulacak bir gün.

( Neşet Ertaş)

■ Önüne geçemediğin tek şey kaderidir

Aslında hayat dediğin, “yaşayabildiğin kadar güzeldir. (Can Yücel)

■ Alınyazısı zordur, okunmaz.

(B.R. Eyüpoğlu)

■ Biri varmış, ünü yaşamış çalmış..

Biri yokmuş, dünü yaşamış kalmış..

Vermek diye bir şey dururken, saklı;

Biri gelmiş, günü yaşamış almış.

(Özdemir Asaf)

“Kader, Yüce Allah’ın her şeyi önceden bilmesidir. Bizler Allah’ın takdiri zamana bağımlı olarak yaratılmış insanlarız. Yüce Allah için zaman kavramı yoktur. Dolayısıyla Allah’ın katında, bizim için belirlenmiş kader, tek bir andır ve bizim yaşantımız, dünyanın yaratıldığı andan yok olacağı ana kadar geçen süre tek bir anda olup bitmiştir;

■Biz her şeyi kaderle yarattık.(Kamer Suresi)

■ Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabır gösterenleri müjdele. (Bakara Suresi, 155)

■ Biz insana doğru yolu gösterdik, isterse şükretmenin, isterse nankörlük etmenin yolunu

■ Tüm kâinatın, insanların, hayvanların ev eşyanın kaderini, Yüce Allah belirlemiştir ve her şey vakti zamanı geldiğinde gerçekleşir. Ancak insan kendi aklını iradesini kullanacak.

Ümmetlerden hiç biri, kendisine tespit edilmiş eceli ne öne alabilir, ne erteleyebilir.

( Mümin’un Suresi, 43 )

İnsanın günlük yaşantısında karşılaştığı her türlü zorlukta mutlaka bir hikmet vardır.

■ Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için şerdir. Allah bilir de siz bilemezsiniz.



Bu yazı 481 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI