Bugun...
MİT Darbe girisimi..


Fatih Karagül http://fatihkaragul.com
http://fatihkaragul.com
 
 

Sonuna kadar okuyunuz ve paylasiniz.

Cemaatin MİT'e yapmış olduğu 7 Şubat 2012 tarihi her ne kadar unutulmaya çalıştırılsada aslında bu ülkenin kaderini belirleyen FETÖ denilen ihanet çetesinin yüzündeki maskeyi düşüren olaydır. Ancak 7 Şubat ihaneti aslında FETÖ'nün MİTe sızamayacağına emin olduktan sonra yaptığı girişimdir.

Aslında FETÖ örgütünün sızamadığı tek kurum olan MİT, bu tehlikeli yapının farkına varmış Emniyet ve Ordudaki örgütlenmenin MİT'te oluşmasını engellemek için çok önceden önlemlerini almıştı.MİT'in sivilleşmesi üzerine yapılan çalışma aslında büyük ölçüde FETÖ yapılanmasına karşı bir önlemdi.

Geçmişte ordudan ve emniyetten personel alımı yapan teşkilat artık, polislik yada askerlik için geçmişte başvurusu olanı dahi MİT'e yaklaştırmıyordu Bu durum karşısında Fetullah Gülen farklı bir taktik uygulamaya karar verdi. MİT'e sivil başvurular yapılacaktı.

Ancak bu başvuruların tamamı red ediliyordu. MİT'e yapılan başvuruların tamamı çok detaylı soruşturmalardan geçiyor bu soruşturma bazen 18 ayı buluyordu Kuruma sızamayan Fetullah Gülen için tek çare atama yolu ile gelmekti.

Hükümetle oldukça iyi ilişkilerde olan örgüt MİT müstaşarı Emre Taner'den sonra teşkilata müsteşar olarak şimdiki Samsun valisi İbrahim Şahin'i uygun gördü.Aslında İbrahim Şahin'in nasıl bir tuzağa çekildiğinden haberi yoktu.

2007 yılında Şahin Başbakanlık müsteşarlığına getirilecek ardından 2010 yılında görev süresi dolacak olan Emre Taner'in yerine MİT Müsteşarlığına atanacaktı. Aynı zamanda polisve askerden militanlarını MİT'e sokamayan FETÖ farklı bir yöntem uygulamaya başladı.

Kendilerine bağlı çok sayıda genci bu defa MİT personeli olma yolunda hazırlamaya başlamıştı. FETÖ operasyonlarında istihbarat eğitimi aldığını söyleyen kişiler aslında buna hazırlanıyordu) Ancak çok güvendikleri İbrahim Şahin abileri Mit müsteşarı olamadı. 2007 de TRT genel müdürü oldu.

Aynı atamalarda Hakan Fidan Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olmuştu.

MİT için 2010 yılına umudunu saklayan FETÖ, İbrahim Şahin TRT genel müdürü olunca hiç bir gazetecilik tecrübesi olmayan bu yetiştirilmiş onlarca militanı TRT ye yerleştirdi. Aslında bunlar MİT için hazırlanmış FETÖ kadrolarıydı.

TRT dışında kalanlarıda kendi kurdukları medya organlarına dağıttılar.Aslında 2010 yılını bekliyorlardı. 2010 yılında İbrahim Şahin ismi tekrar kulislerde dolaşmaya başladı. Ancak Nisan ayında Hakan Fidan MİT Müsteşar Yardımcılığına , Mayıs ayında ise MİT Müsteşarlığına getirildi.

FETÖnün Mit planı çöktü.Topyekün saldırı kararı aldılar ve Fidan'ın İrancı olduğunu gündeme getirdiler. Fidan'ı yıpratma girişimleri İsrail desteği ile başladı FETÖ, polisi ve savcıları KCK operasyonlarına başladı. Suçlu suçsuz demeden herkesi hapse atmaya başladı. Uzun yıllardır terör belasından bıkan halk bu oyuna gelmedi, bu defa PKK içine sızan MİT personeli ve haber elemanlarını deşifre edildi.

Fetö'nün Mit elemanlarını deşifre etmesiyle örgütün hareket alanı genişledi . Bugünü anlamak için bu ihaneti hatırlatmak önemli.

Dönemin ÖYM savcısı Bilal Bayraktar, İstanbul TEM Şubesinde görev yapan müdürler Serdar Bayraktutan, Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün,

Erol Demirhan aslında bu KCK operasyonlarını özellikle MİT personelini ortaya çıkartmak için yapıyorlardı.

Çünkü KCK'lı diye tutuklananların büyük bir çoğunluğu herhangi örgütsel faaliyete katılmamış bir çoğunda MİT'le ilişki araştırılıyordu.

Ancak bir türlü somut bir sonuca ulaşamıyorlardı. İstanbul Em.Müd.nde ulusal gazetelerin etkili muhabirleri ile bir toplantı yaparak.

MİT PKK adına eylem yapıyor" yalanını yayarak o güne kadar ele geçirdileri MİT ile irtibatlı kişileri deşifre ettiler

Ancak Aralık 2011 de KCK Basın operasyonu adı altında bir operasyonla MİT tarafından kurulmuş olan haber ajansımızı bastılar.

Ajansı kuran ve yöneten MİT görevlisi Mustafa Özer gözaltına alındı. Evi basıldı ev darmaduman edildi ancak delil arandığı yoktu.

Amaç Mustafa Özer'i tutuklamaktı. "Ev basıldığında gelişlerinden belliydi kime geldiklerini iyi biliyorlardı.

Ancak MİT'ten gönderildiğini söyledikleri önceden kurgulanmış ve büyük ihtimalle eğitilmiş avukat Polat Küçük'ü getirdiler.

Savcı Bilal Bayraktar'da telefonla arıyor ve ifademi ona veya polise vermem arasında fark olmadığını MİT'ten zaten bilgilendirildiğinisöylediler, KCK ile ilgili tek bir soru sormadılar. Sadece MİT ve Müsteşar üzerinde yogunlaşmışlardı. Hedef belliydi.

Göz altındayken Polat Küçük adında bir avukat geldi. Paralel polisler bu avukatı Mit'in gönderdiğini söylediler.

Avukata bazı sorular sordum, baktım dedikleri dogru. Ben polise ifade vermiyeceğimi söyledim. Bana savcı ile görüştüm dedi.

Burada ifade ver, zaten serbest kalacaksın dedi. Biraz daha bekledim. Sonra paralel polisler savcı ile irtibat kurdu.

Savcı da avukatla aynı şeyleri söyledi. Baktım savcı emniyette ifade vermemi istiyor. İfadeyi verdim. İfadeden sonra hemen, paralel polisler ifadeyi Gazeteci Mustafa Gökkılıça servis etmişler. Kumpas çok yönlü olarak kurulmuş. Hepsi rolünü oynamış ifade verirken uzun süredir bizi izledikleri ortaya çıkıyordu. Telefon görüşmelerim dinlenmiş. Hatta ilginç detaylarda ortaya çıktı.

Bülent Kılıç adlı fotomuhabiri benim hakkımda PKK ya MİT'te çalıştığım bilgisini vermiş PKK ile bunun hakkında yaptığım konuşma vardı. Bu büyük bir suçtu. 1. Bülent Kılıç babamın bile gazeteden öğrendiği görevimi nereden biliyordu? 2)Polisler neden işlem yapmamıştı. Polislerin bunu öğrenir öğrenmez üzerine işlem yapması gerekiyordu ifademde AFP İstanbul Muhabiri Nicolas Cheviron'un bana yapmış olduğu Fransız gizli servisine çalışma teklifini faaliyetlerini anlattım.

Hiçbiri kayda alınmamış. KCK'lı diye içeri aldıkları gazeteciler aleyhine ifademe vermem teklif edildi.

Bir çoğunu tanırım hiç bir şekilde suç işlediklerine tanık olmadım" deyince "Bir gazeteci 1000 gerilla demektir.

Alparslan isimli bir polis 1 gazeteci 1000 gerilla demektir. Atabildigimiz kadarını içeri atacağız diyordu.

4. gün adliyeye çıkartıldığımızda "Savcı Bilal Bayraktar tek bir soru soruyordu. Bomba gördünmü? Bombacı gördünmü?"

MİT'i bombacı vatandaşını öldüren kişiler olarak göstereceklerdi. "1 bombacı vardı onuda polisler elinden kaçırdı adam gitti kendini.taksimde patlattı dedim. FETÖ polisinin beceriksizliği ortaya çıktı diye sinirlendi. "Bize hiç yardımcı olmadın gözüm üzerinde" dedi.

Serbest kaldım. 2 gün sonra gazeteci Mustafa Gökkılıç devreye girdi. Polis müdürü Serdar Bayraktutan tarafından verilen ifadelerimi, dönem çalıştığı Radikal gazetesinde yayınlayacaktı. Ancak devreye girildi bunun tehlikesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can ile konuşuldu Fakat FETÖ örgütünün parlak çocuğu Eyüp Can yayınlamayacağını söylemesine rağmen gazetenin yayına hazırlanan sayfalarına koydu.

O sırada gazetede çalışanlar bir kopyasını aldı. Mustafa Gökkılıç ifadeleri bir harddiskle medyaya servis etmeye başladı.

Polisler aynı zamanda medyada MİT eylem yapıyor yalanına başladılar. Ardından Savcı Bilal Bayraktar gizli bir soruşturma açtı.

Benim her ay bilgi almak için yaptığım 500 dolarlık ödeme üzerinden MİT PKKya para veriyor iddiasıyla 3 MİT yöneticisini tutuklamaya teşebbüs ile darbe yapacaklardı. Yani 7 Şubatın tek bahanesi 500 dolarlık benim yaptığım o ödeme.oda bilgi karşılığında yani milyonlarca lira harcanan istihbari faaliyette ayda 500 dolarla hemde bilgi karşılığında yapılan ödeme.7 Şubat 2012 tarihinde 3 MİT yöneticisi tutuklanmak üzere Savcı Sadrettin Sarıkaya tarafından davet edildi.

Aslında bu davanın savcısı Bilal Bayraktar olmasına rağmen yapacağı darbe girişiminin sonuçlarını kestiremedi yurtdışına gitti ve sözde hukuk konferansındaydı. Operasyonun talimatını Sarıkaya'ya vermişti. Hatta konferans bitmesine rağmen dönmedi.

Gelişmeleri yurt dışından izledi. Erdoğan'ın müdahalesiyle durdurulan darbe sonucu savcılar ve polis müdürleri görevden alınmıştı.

Ancak durmadılar, Kurduğumuz ajansı deşifre ettiler.Taraf ve Yurt gazetesinde ise artık isimlerimizle tüm faaliyetimiz deşifre edilmişdi Yılların emeği FETÖ Savcıları-Polisleri ve Gazetecileri işbirliği ile yok edilmişti. MİT görevlileri namlunun önüne konulmuştu.

Eger İbrahim Şahin MİT Müsteşarı olsaydı, Ramazan Akyürek önce müsteşar yardımcısı ardından da MİT müsteşarı olacaktı.

Ve o önceden yetiştirilen FETÖ militanları göreve getirilecekti. Bu ülkemiz tamamen FETÖ'nün kontrolüne girecekti.

Dış güçlerin artık önünde hiç bir engel kalmayacaktı. Ülkeyi ABD ve İsrail'in prezarvatifi yapacaklardı.

Ülkemiz Kuzey Kore gibi olacaktı.Avrupa, İsrail ve ABD ye peşkeş çekildiğimiz için dünyada kimse sesimizi duymayacaktı.

PKK ile senkronize olarak elemanlarımızı deşifre ettiren Fetö'ye ihanet olarak sadece bu yeter.



Bu yazı 1362 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI